Sabah uyandığında etrafına şöyle bir bakındı. Solda uyuyan sevgilisi, sağda ise boş bira şişeleri vardı. Yataktan kalkıp tuvalete gitmek istedi. Ama yerde o kadar çok boş şişe vardı ki.. Şişelere basmamak için neredeyse seksek oynaması gerekiyordu. Tuvalete gitmeyi başardı. Pek temiz bir yer değildi bu tuvalet. Lavabodaki sabun artıkları ve küvetin kenarındaki kirler.. Yeni bir güne başlamak için en ideal yerdi burası. Önce bir güzel sıçtı. Sonra da ılık suyun altında kısa bir duş aldı. Kurulandı ve işe gitmek için giyinmeye başladı. Giyindikten sonra müzik setine en sevdiği albümü taktı. Nirvana - Incesticide. Cobain'in sesi yavaş yavaş yükselirken kabinlerden o kahvaltı yapıyordu. Kahvaltıyı bitirdiğinde Molly's Lips çalıyordu. Şarkının bitmesini bekledi ve müzik setini kapadı. Havanın nasıl olduğunu kontrol etmek için perdeyi açtığında sikik yağmur damlaları yere düşüyordu. Hiç sevmezdi yağmuru. Ceketini giydi ve dışarı çıktı. Yağmurun altında iş yerine doğru yürüyordu. İş yerine bir kaç sokak kala bir cd büyüklüğündeki göktaşı - ki bu yeryüzüne ulaşan bu büyüklükte bir göktaşı atmosfere girmeden önce yaklaşık yüz metre civarında bir genişliğe sahip olması gerekirdi. ve o bunu biliyordu. - bir kaç metre arkasında duran arabanın üstüne düştü. oluşan şok dalgası onu yere düşürmeye yetti.
Kalktığında yerde cam kırıkları, ceketinde ise çamur vardı. Yağmuru sevmemek için bir neden daha. Hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Ceketindeki küçük siyah lekeyi farketmemişti bile. İş yerine gittiğinde arkadaşına meteoru anlattı.
- Sikerler böyle işi lan. Bir gün işe yürüyeyim dedim, önce yağmur vardı. Sonra da kafam kadar meteor düştü götümün dibine. Üstüne bir de ceketim çamur oldu. Baksana şu halime. Arkadaşı dikkatlice ceketi süzdükten sonra;
- Lan şu siyah leke hiç çamur gibi durmuyor. Ne lan o? Symbiote - sıkı bir Spiderman fanıydı arkadaşı. - olmasın yoksa?
- Siktir git amına koyayım yaa. Taşak geçiyor benle. Oğlum, canım sıkkın zaten. Uğraşma benle.
- Tamam lan tamam. Şaka da yapamıyoruz. Bak ama o Symbiote'sa çok güzel olmaz mı lan?
- Evet evet. Kesinlikle.
Ceketindeki leke gittikçe büyüyordu. Ama o buna dikkat etmemişti hiç. Hiç kuşkusuz o Symbiote'du. Günün sonunda ceketi tamamen siyah olmuştu. Biraz garipsemişti bu durumu. Ama " Leke yayıldı her halde." diyerek açıklamıştı durumu. Ceketi giydiğinde bir gariplik hissetti kendinde. Sanki daha iyi koku alabiliyor, daha net görebiliyordu. Her gece geçtiği yoldaki fahişeleri yeni farketmişti hatta. Her kadına dikkatlice bakıyordu. Sanki bir parçası bütün gördüğü kadınla sevişmek istiyormuş gibi..
Evinin yakınındaki bir bara gitti. Bardaki masalar yiyişen çiftlerle doluydu. O ise yalnızdı. Bir kaç bira içtikten sonra yanında duran elemanla ufak bir tartışma çıktı aralarında. Normalde hiç sevmezdi biriyle kavga etmeyi. Ama o an içinde karşısındakine bir yumruk atmak geldi. Ve yaptı da. Adam tabureden yere düştü. Burnundaki kan sanki bira fıçısının musluğundan çıkan bira gibi fışkırıyordu. Bunu görünce şeytani bir gülümseme kapladı suratını. İçtiği biraların parasını bıraktı masanın üstüne ve çıktı kapıdan.
Eve doğru yürümeye başladı.. Ceketindeki siyah leke - artık tamamen kaplamıştı ceketini. - pantolonuna da sıçramıştı. Leke yayıldıkça elbiselerine daha bir vahşi oluyordu. Eve gittiğinde sevgilisi oturmuş kitap okuyordu. Kadını kaldırdı, koltuğa yatırdı ve elbiselerini çıkarmaya başladı. - Normalde yapmazdı hiç bunu. Genelde kadın dile getirirdi seks yapmak istediğini. - Sevgilisinin suratındaki korku ifadesini görünce bir hışımla kendi ceketini çıkarıp fırlattı masanın üzerine. Ceketi çıkarınca Ne yaptığının farkına varmıştı. Ama yine de devam ediyordu. Bu sefer pantolonunu çıkardı. Ve artık anladı yapmaması gerektiğini. Durdu, özür diledi hatunundan. Ve eşyalarına baktı. O salak arkadaşının yaptığı Symbiote muhabbeti geldi aklına. Ve kıyafetleri camdan dışarı fırlattı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder