13 Ekim 2010 Çarşamba

Acayip Korkak Birisi - Süperevsiz

Gökyüzünden kafasına siyah bir ceket ile siyah bir pantolon düşmüştü evsizin. Bu bir lütuftu sanki. Paltosu yırtık, pantolonu ise delinmişti dizlerinden. Tam ihtiyacı olan şeylerdi yani. Paltosunu çıkarıp bir kenara koydu ve simsiyah yeni ceketini giydi. Aynı şeyi eski pantolonu için de yaptı ve yeni pantolonunu geçirdi o kaldırımda yatmaktan hissizleşmiş kuru götüne. Yeni kıyafetlerini giydikten sonra adeta başka bir adama dönüşmüştü. Kendini birden bire Achilles gibi hissetmeye başladı. Yenilmez bir kahramandı artık ama o bunun farkında değildi.

Bir gece ara sokaklarda avare misali dolaşırken 2 kişinin bir kadını sıkıştırdığını gördü. Niyetleri belliydi yüzlerinden. Avına saldıran bir sırtlan gibi atılmışlardı kadının üzerine. Kadın korkudan sesini bile çıkaramıyordu. Suratı bembeyaz kesilmiş, titriyor.. Aniden kendinde garip bir şey hissetti. Kadını kurtarabileceğini. Ama onun cüssesinde - boyu yaklaşık 170 santimetre civarında, kilosu ise
49 ile 52 arasında değişiyordu yemek bulabilmesine bağlı olarak - birinin bunu yapması neredeyse imkansızdı. İki adamın arasında daldı, bir kaç itiş kakıştan sonra adamlardan birinin kaburgasına attığı yumruk o adamı bir kaç metre geri uçurdu. Bu olayın verdiği gazla diğer adamın üstüne yürüdü, fakat diğer adam arkadaşıyla aynı kaderi paylaşmamak için kaçarak uzaklaştı. Kadın ise bu olayı korku dolu gözlerle izlemekteydi. Kadını düştüğü yerden kaldırdı.
- Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Para vermek isterdim ama cüzdanımda sadece 10 liram kaldı. Başka da param yok.
Suratı garip bir hal aldı adamın. Düşünüyordu: " Lan şimdi ben sokakta yaşayan bir insanım. Ben bu on lirayla 5 gün rahat rahat geçinirim. Ama öte yandan kadının başka parası yok. Amaan siktir et. Hatunu sikilmekten kurtardım. Verecek tabii parasını.. " Ve cevap verdi;
- Sanırım o parayı almam gerek. Sokakta yaşayan bir adamım ben, ve o paraya sizden daha fazla ihtiyacım var.
Kadının cüzdanında parayı çekti. Kadın öfke dolu bir teşekkür etti.

Oradan uzaklaşırken kafasında bir düşünce vardı. " Lan şimdi ben böyle her ihtiyacı olana yardım etsem, sonra onlardan para alsam. Süper kahramanlığı ticarete döker, paranın da amına koyarım. Evet evet, çok güzel fikir. "

Ve başı dertte olan insanları aramaya başladı...

12 Ekim 2010 Salı

Acayip Korkak Birisi

Sabah uyandığında etrafına şöyle bir bakındı. Solda uyuyan sevgilisi, sağda ise boş bira şişeleri vardı. Yataktan kalkıp tuvalete gitmek istedi. Ama yerde o kadar çok boş şişe vardı ki.. Şişelere basmamak için neredeyse seksek oynaması gerekiyordu. Tuvalete gitmeyi başardı. Pek temiz bir yer değildi bu tuvalet. Lavabodaki sabun artıkları ve küvetin kenarındaki kirler.. Yeni bir güne başlamak için en ideal yerdi burası. Önce bir güzel sıçtı. Sonra da ılık suyun altında kısa bir duş aldı. Kurulandı ve işe gitmek için giyinmeye başladı. Giyindikten sonra müzik setine en sevdiği albümü taktı. Nirvana - Incesticide. Cobain'in sesi yavaş yavaş yükselirken kabinlerden o kahvaltı yapıyordu. Kahvaltıyı bitirdiğinde Molly's Lips çalıyordu. Şarkının bitmesini bekledi ve müzik setini kapadı. Havanın nasıl olduğunu kontrol etmek için perdeyi açtığında sikik yağmur damlaları yere düşüyordu. Hiç sevmezdi yağmuru. Ceketini giydi ve dışarı çıktı. Yağmurun altında iş yerine doğru yürüyordu. İş yerine bir kaç sokak kala bir cd büyüklüğündeki göktaşı - ki bu yeryüzüne ulaşan bu büyüklükte bir göktaşı atmosfere girmeden önce yaklaşık yüz metre civarında bir genişliğe sahip olması gerekirdi. ve o bunu biliyordu. - bir kaç metre arkasında duran arabanın üstüne düştü. oluşan şok dalgası onu yere düşürmeye yetti.

Kalktığında yerde cam kırıkları, ceketinde ise çamur vardı. Yağmuru sevmemek için bir neden daha. Hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Ceketindeki küçük siyah lekeyi farketmemişti bile. İş yerine gittiğinde arkadaşına meteoru anlattı.
- Sikerler böyle işi lan. Bir gün işe yürüyeyim dedim, önce yağmur vardı. Sonra da kafam kadar meteor düştü götümün dibine. Üstüne bir de ceketim çamur oldu. Baksana şu halime. Arkadaşı dikkatlice ceketi süzdükten sonra;
- Lan şu siyah leke hiç çamur gibi durmuyor. Ne lan o? Symbiote - sıkı bir Spiderman fanıydı arkadaşı. - olmasın yoksa?
 - Siktir git amına koyayım yaa. Taşak geçiyor benle. Oğlum, canım sıkkın zaten. Uğraşma benle.
 - Tamam lan tamam. Şaka da yapamıyoruz. Bak ama o Symbiote'sa çok güzel olmaz mı lan?
 - Evet evet. Kesinlikle.

Ceketindeki leke gittikçe büyüyordu. Ama o buna dikkat etmemişti hiç. Hiç kuşkusuz o Symbiote'du. Günün sonunda ceketi tamamen siyah olmuştu. Biraz garipsemişti bu durumu. Ama " Leke yayıldı her halde." diyerek açıklamıştı durumu. Ceketi giydiğinde bir gariplik hissetti kendinde. Sanki daha iyi koku alabiliyor, daha net görebiliyordu. Her gece geçtiği yoldaki fahişeleri yeni farketmişti hatta. Her kadına dikkatlice bakıyordu. Sanki bir parçası bütün gördüğü kadınla sevişmek istiyormuş gibi..

Evinin yakınındaki bir bara gitti. Bardaki masalar yiyişen çiftlerle doluydu. O ise yalnızdı. Bir kaç bira içtikten sonra yanında duran elemanla ufak bir tartışma çıktı aralarında. Normalde hiç sevmezdi biriyle kavga etmeyi. Ama o an içinde karşısındakine bir yumruk atmak geldi. Ve yaptı da. Adam tabureden yere düştü. Burnundaki kan sanki bira fıçısının musluğundan çıkan bira gibi fışkırıyordu. Bunu görünce şeytani bir gülümseme kapladı suratını. İçtiği biraların parasını bıraktı masanın üstüne ve çıktı kapıdan.

Eve doğru yürümeye başladı.. Ceketindeki siyah leke - artık tamamen kaplamıştı ceketini. - pantolonuna da sıçramıştı. Leke yayıldıkça elbiselerine daha bir vahşi oluyordu. Eve gittiğinde sevgilisi oturmuş kitap okuyordu. Kadını kaldırdı, koltuğa yatırdı ve elbiselerini çıkarmaya başladı. - Normalde yapmazdı hiç bunu. Genelde kadın dile getirirdi seks yapmak istediğini. - Sevgilisinin suratındaki korku ifadesini görünce bir hışımla kendi ceketini çıkarıp fırlattı masanın üzerine. Ceketi çıkarınca Ne yaptığının farkına varmıştı. Ama yine de devam ediyordu. Bu sefer pantolonunu çıkardı. Ve artık anladı yapmaması gerektiğini. Durdu, özür diledi hatunundan. Ve eşyalarına baktı. O salak arkadaşının yaptığı Symbiote muhabbeti geldi aklına. Ve kıyafetleri camdan dışarı fırlattı.

Kötü Bir Adamın Beş dakikası

Soda yakarken boğazını
Ve beklerken o hatundan mesajı,
Öldürüyorsan sinekleri
Terlik ile; gidip daha güzel
Zaman öldürücüsü bulmanın
Vakti gelmiştir..
Ne günahı var lan sineklerin?
Yavşak herif.

Andrew Wood'a

Bok böceği o kutsal
Boku yuvarlarken, çarpar
Masaya kafası ve
Yere dökülür bütün Bone China'lar..
Kaptan Hi-Top gelir
Ve bir kırıntı bile kalmayana
Kadar toplar porselen
Parçalarını.

At

Buz çağının gelişi ya da
Sokak çizgilerinin yavaşça
Gözden kaybolması gibidir
Favori atın düşüşü.
Ağır ağır..
Ama ölümcül.

Otomatik Kapı Önü Jedi'ı

Anne odayı süpürürken
Kopan tırnağı yere atmak
Ya da jedi academy oynarken
Sürekli Dark Side'a geçmek
Gerçekten kötü biri
Olduğumuzu gösterir mi?

Bok, Güzel Bok

O kutsal bokun
Dönerken klozet deliğinde,
Düşünüp durursun;
Şu banyo perdesindeki örümcek
Kaç yaşında diye..

Temiz ve Oldukça Beyaz

Salonda top oynarken kırdığın
Vazonun içindeki
Küller kadar gri
Vücudun..
Gri ve kirli..
Kirletilmiş başka
Gri bedenler tarafından..